Kasım 22, 2012

Isırgan otundan yapılma 2800 yıllık kefen


Danimarka’daki bir kazı alanında bulunan antik kumaş parçaları, Tunç Devri’nde yaşayan insanların sanıldığının aksine daha gelişmiş yöntemlerle giysiler yaptığını ortaya koydu. Elde edilen bulgular ayrıca, ilk insanların ölülerini nasıl gömdükleri hakkında yeni bilgiler ortaya koydu.
 
Kopenhag Üniversitesi araştırmacıları tarafından antik Lusehøj mezarlığındaki bir çukurda ısırgan otundan örülmüş bir giysiye ait parçalar bulundu. Bilim insanları, Tunç Devri döneminde insanların elbiselerini tarımcılıkla elde ettikleri ketenden yaptıklarına inanılıyordu. Isırgan otunun kumaş olarak kullanılmasının yanı sıra, ilk insanların ölen kişilerin gömülmesi için yaşadıkları yerlerden çok uzaklara seyahet ettikleri anlaşıldı.
Scientific Reports dergisinde yayımlanan araştırmada yer alan arkeolog Ulla Mannering, “Tunç Devri insanlarının yaptığı tekstil ticaretine dair önemli bulgular elde ettiklerini” ifade etti.
Mannering, LiveScience sitesine yaptığı açıklamada, “Eski insanlar, Taş Devri’nden bu yana örtü halinde tekstil elde edebilmek adına iyi gelişmiş bir tarımcılık ve teknolojiye sahipti... Bu yüzden, iyi bir tarımcılık altyapısına sahip olan bir toplumun sıradan tarım ürünleri yerine yabani bitkileri dokumacılık için tercih etmesi çok olağandışı” dedi.
 
PAHALI BİR KEFEN

Danimarkalı araştırmacılar, mezar alanında bulunan kumaşın M.Ö 940-750 tarihleri arasına işaret ettiğini, yani yaklaşık 2800 yıllık olduğunu ifade etti. Lusehøj antik mezarlığı, Tunç Devri’ne ait çok sayıda mezarın bulunduğu Voldtofte kentinde yer alıyor. Tunç Devri, Avrupa’da M.Ö 3200-600 yıllarını kapsıyor.
Mannering, yabani ottan yapılma kumaşın, tunçtan yapılma bir kupanın içinde yer alan küllere sarılı olarak bulunduğunu bellirtirken, ölünün küllerini sarmak için kullanılan kumaşın ‘değerli bir kefen” olduğunu söyledi.
Mannering, “Avrupa’da yetiştirilen ısırgan otundan elde etiğimiz kumaş son derece yumuşak ve parlak. Biz antik dönemlerde üretilen bu kumaşa tarih öncesi dönemin ipek kumaşçılığı diyoruz” ifadesini kullandı.
KUMAŞI AVUSTURYA’DAN ELDE ETTİLER

Geçmişte yapılan araştırmalar, modern Danimarka’nın topraklarında yaşamış olan ilk insanların ana kumaş olarak keteni kullandığını göstermişti. Norveç’in Bergen Üniversitesi’nden Bodil Holst ve diğer arkeologlarla çalışan Mannering, birçok antik kumaş parçasını analiz etmek için en modern yöntemlere başvurdu. Kumaştaki lif dağılımı ve kumaşın yapımında kullanılan bitkide yer alan belli kristalleri tespit ederek, araştırmacılar mezardan çıkarılan kumaşın ketenle bağlantısı olmadığını anladı. Tersine, kumaş köklerini ve yapraklarını düzenleyen iğnelere sahip olan ısırgan otundan geliyordu.
Mannering, araştırmada ilginç bir bulgu elde ettiklerini, “ilk insanların kumaş haline getirdikleri ısırgan otu için uzaklara seyahet ettiğini” ifade etti. Kumaşta bulunan stronsiyum adlı elementin, Danimarka’da yetişmediğine dikkat çekildi.
Kumaşta yer alan stronsiyumun, Avusturya’nın güneyine işaret ettiğini tespit eden bilim insanları, külleri içeren tunç kupanın da Avusturya’dan geldiğini ortaya çıkardı. Kısaca, ölen kişinin de Avusturya’dan gelme olasılığı da çok yüksek.
GEZGİN BİRİ MİYDİ?

Mannering, her ne kadar mezarda bulunan eşyalar Avusturya’ya işaret etse de, küllerin sahibi olan kişinin büyük olasılıkla Danimarka topraklarında yaşadığını tahmin ediyor. Mezarda bulunan şahşi eşyalar arasında bulunan iki jiletin, mezarda yatan kişinin İskandinavyalı, hatta gezgin biri olduğuna işaret ettiği ifade edildi. Bir diğer tahmin, söz konusu kişinin zengin veya önemli biri olduğu yönünde.
Kadın arkeolog, “Belki de bu gezgin Avusturya’da öldü, orada yakıldı, Avusturya tuncu ve keteniyle satıldı, ardından Danimarka’ya geri getirildi... Geride kalan kemiklerin analizi ve şahşi eşyalar, ölen kişinin İskandinavyalı bir erkek olduğunu gösteriyor. Bu durum, onun evinden uzak bir yerde ölemeyeceği anlamına gelmez” dedi.
Tunç Devrin’de insanların tarıma dayalı hayat sürdüğünü ve birçok ürünün ticaretini yaptığını belirten Mannering, döneme adını veren tuncun en çok ticareti yapılan eşyalar arasında olduğunu söyledi. Mannering, “Yaygın olarak ketenin kullanıldığı yıllarda ısırgan otundan yapılma bir kumaşın, o dönem için lüks bir tercihe işaret ettiğini” sözlerine ekledi.
Kadın arkeolog, “Yabani otlardan kumaş elde edebildiklerini göstermek, belki de özel durumlar için kullanmayı tercih ettikleri kumaşların yapımıyla öne çıkıyordu” dedi.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder