Mayıs 23, 2011

Kayıp hazinelerinin izinde bir ülke

Kültür Bakanlığı, Anadolu'da 40 kazı çalışması yürüten 11 ülkeye rest çekmeye başladı: Elinizdeki eski eserlerimizi verin, yoksa kazılar durur. Şubat ayında, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Hattuşa’dan 1917’de restorasyon bahanesiyle götürülen sfenksi iade etmeyen Almanya’ya kazıları iptal etme tehdidinde bulunmuştu.


Berlin Müzesi 2 ay sonra ‘iade’ kararı aldı. Ülkemizde, bakanlar kurulu kararı ile 11 ayrı ülkenin 40 kazı çalışması sürdürülüyor. Bu ülkelerde çok sayıda tarihi eserimiz var. Bakanlık şimdi bu ülkelerle de aynı pazarlığa girmek için kolları sıvadı. İşte iadesi için uğraştığımız eserler:

ABD: Kumluca Eserleri, Herakles Heykeli, Getty Museum ve Lydia Eserleri,
ALMANYA: Bergama Zeus Sunağı, Aphrodisias İhtiyar Balıkçı Heykeli, Konya Beyhekim Camii Mihrabı, Hacı İbrahim Veli Türbesi Sandukası, Troya Eserleri, bir Türk vatandaşında ele geçen Diadem...
DANİMARKA: Diyarbakır Müzesi Sfenks Figürini, Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi’ne ait sanduka, Cizre Ulu Cami Kapı Tokmağı, Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne ait Kur’an sayfaları...
İTALYA: Interpol’ün ele geçirdiği yazıtlar...
RUSYA FEDERASYONU: Troya Eserleri...
FRANSA: II. Selim Türbesi çini pano...
İNGİLTERE: Çalıntı Kur’an sayfaları, Victoria&Albert Müzesi’nde bulunan Eros Başı, Samsat Steli, Halikarnas Mozolesi parçaları, Knidos Aslan heykeli...
SIRBİSTAN: 2004’te Batrovci Sınır Kapısı’nda ele geçirilen eserlerin çoğunun Anadolu kökenli olduğunun belirlenmesi üzerine, iki ülke uzmanlarının bir araya gelerek, yapacakları araştırmayla konunun çözüme ulaştırılması istendi.
BULGARİSTAN: Malko-Tırnova sınır kapısında 2005’te ele geçirilen eserlerin Türkiye kökenli oldukları belirlenince iade çalışmalarına başlandı. Türkiye’den Almanya’ya kaçırılmaya çalışılırken Kaptan Andereevo gümrük kapısında ele geçirilen eserlerle ilgili haberler üzerine de Kültür Bakanlığı konu ile ilgili bir inceleme başlattı.
UKRAYNA: 2002’de Türkiye’den Ukrayna’ya gelen bir geminin kaptan kabininde gerçekleştirilen gümrük denetiminde, gümrüğe beyan edilmemiş amforalar ele geçirildi. Kırım Arkeoloji Enstitüsü tarafından M.S. I. ve IV. yüzyıla tarihlenen 4 amfora ile 7 amfora parçası kabinde bulunmuştu. Ukrayna’da el konulan bu eserlerin Türkiye’ye iadesi için yapılan çalışmalar devam ediyor.

Knidos Aslan Heykeli nasıl kaçırıldı?

İngiliz Arkeolog Charles Newton ve arkadaşları, kürekli bir filikayla, Knidos Aslanı’nın binlerce yıldır kıpırdamadan yüzükoyun yattığı Datça koyuna geliyor. Büyük ihtimalle o tarihe kadar kimseler bu eşsiz koya uğramamıştı. Newton, aslanı taşıyabilmek için koya bir vinç bile getirtir. 11 ton ağırlığındaki Knidos Aslanı heykeli, vinçlerle koya yanaşan tekneye, sonra da bir İngiliz savaş gemisine yüklenerek götürülür. Newton bu anı fotoğraflamayı da ihmal etez. Newton tarihi eserler konusundaki bu ‘başarılarından’ dolayı daha sonra ‘sir’ unvanı ile ödüllendirilecektir. Hem Knidos hem de Bodrum’dan çok kıymetli eserleri gemilerle İngiltere’ye taşımış, dönemin yöneticilerinden Mehmet Ali Ağa’dan da insan gücü ve malzeme yardımı almıştır. Çaldığı eserler bugün British Mu-seum’da sergileniyor.

Rüyaya giren define yağmalandı


1961’de Kumluca’da, yaşlı bir kadın, rüyasında bir define görür. Sabah çocuklarını, rüyasında gördüğü büyük ağacın altını kazmaya gönderir. Yaşlı kadının gösterdiği yeri kazan çocukları, tam sayısı bugün dahi bilinmeyen, çoğu gümüşten yapılma Bizans kilise eşyalarından oluşan bir define bulur. Defineyi haber alan İstanbullu eski eser kaçakçıları hemen Kumluca’ya üşüşür. Birkaç gün sonra bu kez jandarma baskın yaparak bazı parçaları ele geçirir. Dönemin Antalya Müzesi Müdürü İsmet Ebcioğlu, Antalya’dan Kumluca’ya gidecek bir araçları olmadığı için harekete geçememiş, bölgeye ulaşana kadar Kumluca Definesi’nin büyük kısmı İstanbul yolunu tutmuştur. Müze müdürüne ise, jandarma tarafından ele geçirilen ve savcılıkta koruma altına alınan 20 civarında eser kalır. Antik adı Corydalla olan Kumluca’da bulunan ve üzerlerindeki yazıtlardan Myra kuzeyindeki Sion Kilisesi’ne ait oldukları anlaşılan bu eserlerinin neredeyse tümü M.S. 6. yüzyıla tarihlenmektedir. Parçaların çoğu tek bir atölyede, değişik teknikler kullanılarak yapılmıştır. Bu eserlerin büyük kısmı 1963 ve 1965 yıllarında, iki parti halinde, İsviçre üzerinden ABD’ye gider. Kalan az sayıda eser ise Avrupa’daki bazı koleksiyonlara dağılır. Londra’da Hewitt koleksiyonunda 4, Digby koleksiyonunda ise 1 parça vardır. Hewitt koleksiyonu satıldığı için, bugün bu 4 parçanın nerede olduğu bilinmiyor. İsviçre’deki bazı başka koleksiyonlarda da Kumluca Definesi’nden eserler olduğu sanılıyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder