Kütahya’da, yaklaşık 3 yıl önce köylüler tarafından fark edilen 5 bin yıllık höyükteki kurtarma kazısında, Roma döneminden kalma sabun taşı ve metalden objelerle çocuk iskeletleri bulundu. Kütahya Müze Müdürü ve Çiledir Höyüğü Kazısı Başkanı Metin Türktüzün, yaptığı açıklamada, il merkezine 28 kilometre uzaklıktaki Arslanlı köyü yakınında vatandaşların fark edip bildirmesinin ardından ortaya çıkarılan Seyitömer Linyit İşletmesi (SLİ) Müessesesi arazisindeki höyüğü kazmaya, 2009 yılının eylül ayında başladıklarını bildirdi.
Çiledir Deresi mevkisinde bulunmasından dolayı bu alanı ”Çiledir Höyüğü” diye adlandırdıklarını belirten Türktüzün, höyüğün altındaki kömürün çıkarılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni, Kütahya Valiliği’nin onayıyla kurtarma kazısı yaptıklarını söyledi.
Geçen yıl 6 Haziran-4 Aralık’ta yürüttükleri kazının, bu yıl yaz mevsiminde devam edeceği bilgisini veren Türktüzün, ”Geçen yılki çalışmalara müze uzmanları, öğrenciler ve SLİ Müessesesi işçileri olmak üzere yaklaşık 100 kişilik ekip katıldı. Kazının finansmanı SLİ Müessesesi tarafından karşılandı. Kazı çalışmalarına, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi katkı sağladı” dedi.
Höyüğün geçmişi 5 bin yıl öncesine kadar uzanıyor:
Türktüzün, höyüğün Roma dönemi tabakalarının bir bölümünün kaldırıldığını ve Eski Tunç Çağı tabakasında çalışma yapıldığını anlattı. Kazıda şimdiye kadar önemli bulgular ele geçtiğine dikkati çeken Türktüzün, şöyle devam etti:
Çiledir Deresi mevkisinde bulunmasından dolayı bu alanı ”Çiledir Höyüğü” diye adlandırdıklarını belirten Türktüzün, höyüğün altındaki kömürün çıkarılabilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni, Kütahya Valiliği’nin onayıyla kurtarma kazısı yaptıklarını söyledi.
Geçen yıl 6 Haziran-4 Aralık’ta yürüttükleri kazının, bu yıl yaz mevsiminde devam edeceği bilgisini veren Türktüzün, ”Geçen yılki çalışmalara müze uzmanları, öğrenciler ve SLİ Müessesesi işçileri olmak üzere yaklaşık 100 kişilik ekip katıldı. Kazının finansmanı SLİ Müessesesi tarafından karşılandı. Kazı çalışmalarına, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi katkı sağladı” dedi.
Höyüğün geçmişi 5 bin yıl öncesine kadar uzanıyor:
Türktüzün, höyüğün Roma dönemi tabakalarının bir bölümünün kaldırıldığını ve Eski Tunç Çağı tabakasında çalışma yapıldığını anlattı. Kazıda şimdiye kadar önemli bulgular ele geçtiğine dikkati çeken Türktüzün, şöyle devam etti:
''Höyüğün tespit edilen en eski evresi, MÖ 3000-2000 yıllarına tarihlenen Eski Tunç Çağı evresidir. Çiledir Höyüğü’ndeki Erken Tunç Çağı mimarisi incelendiğinde birbirini takip eden ve birbirini destekler konumda yapılmış, 3-4 metre yüksekliklere kadar korunmuş sur teras duvarları bulunuyor. Sur teras duvarları, ortada bulunan bir yapının etrafını yay şeklinde sarıyor. Parçalar halinde inşa edilen duvarların temel taşları arasında kot farkı var. Sur teras duvarlarının kısmen çevrelediği yapının tüm duvarları, güçlendirmek veya bilmediğimiz farklı bir nedenden dolayı birbiri ardına örülmüş duvarlarla çevrelenmiş. Ayrıca bu mekanın batı kesiminde mekana bitişik inşa edilmiş bir oda yer alıyor.”
''Burada Euelpis yatıyor” yazılı kitabe çıkarıldı
Türktüzün, kazılarda Erken Tunç Çağı’na ait çok sayıda seramik parçası ve dönemin özelliklerini yansıtan ana tanrıça figürleri bulunduğunu belirtti. Höyükte sabun taşı işçiliği yapıldığını belirlediklerini söyleyen Türktüzün, şunları kaydetti:
''Burada Euelpis yatıyor” yazılı kitabe çıkarıldı
Türktüzün, kazılarda Erken Tunç Çağı’na ait çok sayıda seramik parçası ve dönemin özelliklerini yansıtan ana tanrıça figürleri bulunduğunu belirtti. Höyükte sabun taşı işçiliği yapıldığını belirlediklerini söyleyen Türktüzün, şunları kaydetti:
''Sabun taşı ve metalden boncuk, piramidal şekilli objeler ve mühürler açığa çıkarıldı. Roma dönemine ait ve ikincil kullanım görmüş mimari yapılara da rastlandı. Bu yapılar incelendiğinde, birbirine bağlı odalardan oluşan bir mimari kompleks olduğu düşünüldü. Odaların genel olarak taş döşeli olduğu görüldü. Taş döşemelerin altında ise atık su giderleri inşa edildiği ve bu sistemin farklı yapılar için yapılmış atık su sistemleriyle birleştiği saptandı. Üzerinde kazıma yazı bulunan pişmiş toprak iki kiremit parçası ele geçti. Bunlardan birinin üzerinde, Erken Hristiyanlık dönemine ait ’Burada Euelpis yatıyor’ yazan kitabe var.”
Türktüzün, höyükteki mezarlarda, 9-15 yaşlarında 4 çocuğa ait iskeletlerin yanı sıra domuz kafatası, köpek iskeleti, at, domuz, kemirgen hayvan ve keçi iskelet parçaları bulunduğunu sözlerine ekledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder